Bir okçu için yay ne kadar önemliyse, okun üzerindeki tüyler (fletching) de o kadar kritiktir.
Kimi zaman gözden kaçan bu küçük detay, okun hedefe ulaşıp ulaşmamasını, hatta uçuşunun nasıl görüneceğini bile belirler.
Aslında ok üzerindeki tüy, sadece bir süs değil — havada denge ve yön tayininin kalbidir.
Ok, yaydan fırladıktan sonra havada mükemmel bir dengeyle ilerlemek zorundadır.
Ancak uçuş sırasında:
Hava direnci,
Okun kendi titreşimi,
Rüzgâr etkisi
okun yönünü bozabilir.
Tüyler tam da bu noktada devreye girer.
Tüyün temel görevi, okun arkasında hava akımını düzenleyerek stabilizasyon sağlamaktır.
Bu sayede ok, hedefe doğru doğrusal bir rota izler, yalpalama veya dönme (yawing) yaşamaz.
Tüy, aerodinamik bir yüzey oluşturur.
Okun arka kısmında oluşturduğu türbülans, okun burun kısmını doğal olarak hedefe doğru çeker.
Yani tüy, okun “kendi kendini düzeltmesini” sağlar.
Bilimsel olarak açıklarsak:
Tüylerin açısı ve uzunluğu, okun dönme hızını belirler.
Dönme (spin), uçuş sırasında merkezkaç kuvveti yaratarak okun yönünü sabitler.
Daha fazla dönme = daha dengeli uçuş.
Bu yüzden modern okçulukta tüyün formu, neredeyse roket mühendisliği kadar titizlikle tasarlanır.
Geleneksel okçular genellikle kaz veya hindi tüyü tercih eder.
Bu tüyler, doğal kavisleri sayesinde havayı mükemmel yönlendirir ve estetik açıdan da kültürel bir anlam taşır.
Modern okçulukta ise plastik (vanes) kullanımı yaygındır.
Avantajları:
Suya dayanıklı,
Uzun ömürlü,
Seri üretime uygun.
Ancak geleneksel tüyler, özellikle yumuşak yaylı, düşük hızda ok atan sistemlerde hâlâ en yüksek performansı verir.
Çünkü doğal tüy, hava akımını “okur” — esner, uyum sağlar ve doğanın ritmine ayak uydurur.
Bir okun performansı, tüylerin sayısı ve açısıyla doğrudan ilgilidir.
3 tüy: En yaygın kombinasyon; denge ve hız arasında optimum uyum.
4 tüy: Daha fazla stabilite ama biraz daha fazla sürtünme.
Uzun tüy (4–5 inch): Rüzgârlı havalarda avantajlı.
Kısa tüy (2–3 inch): Hızlı ve düz atışlarda tercih edilir.
Ayrıca tüyler genellikle spiral (helical) veya eğimli (offset) yerleştirilir.
Bu, okun uçuş sırasında dönmesini sağlar.
Bir anlamda tüy, okun kendi ekseninde dönen bir mermiye dönüşmesini sağlar.
Bilimsel testlerde, aynı yayla atılan iki ok arasında tüy farkı şu sonuçları vermiştir:
Tüyü çıkarılmış ok, 30 metrede hedefin 12 cm dışına sapmıştır.
3 tüy takılmış aynı ok, neredeyse tam merkez isabetle sonuçlanmıştır.
Bu fark, tüyün sadece dengeyi değil, isabet oranını da dramatik biçimde etkilediğini kanıtlar.
Okçuluk tarihine baktığımızda, tüy aynı zamanda okçunun kimliğini yansıtır.
Kimi savaşçılar, kabilelerini temsil eden renklerde tüyler kullanırdı.
Bazı ustalar, “okumun tüyünden tanınırım” derdi.
Bugün de modern okçular, kendi tarzlarını ve aidiyetlerini tüy renkleriyle ifade ederler.
Bu yüzden tüy sadece bir parça değil — okçunun imzasıdır.
Eğer atışlarınızda tutarsızlık hissediyorsanız, sadece yayı veya oku değil, tüy yerleşimini de kontrol edin.
Belki de sorun nişanınızda değil, tüyün yönünde saklıdır.
Navek Sport olarak biz, her okçunun doğru denge, doğru malzeme ve doğru uçuş üçlüsünü bulması için buradayız.
Unutmayın:
“Bir oku hedefe ulaştıran, sadece gücü değil, dengesidir.”